Necati Cumalı'nın Evi: Urla'da Huzura Açılan Pembe Panjurlar
- Özboyacı Pediatri

- 21 Ağu
- 1 dakikada okunur

Taş duvarların sıcaklığı, pembe panjurların o tatlı neşesiyle buluştuğu Urla'nın kalbinde, Necati Cumalı'nın evi tüm dinginliğiyle karşımda duruyor. Gün batımının pastel tonları, gökyüzüne serpilmiş pembeler, morlar ve turuncularla, bu eski evin ruhunu okşuyor sanki. Etrafı saran yeşillikler, yılların yorgunluğunu almış, mis gibi toprağın kokusunu havaya yayarken, her şey bir ahenk içinde birleşiyor.
Bu ev sadece bir yapı değil, aynı zamanda anıların, yaşanmışlıkların, huzurlu bir dinginliğin timsali. Her bir taşında ayrı bir hikaye, her bir panjurunda gülen gözlerin izi var gibi. Burası, telaşın ve gürültünün uzağında, sadece ruhun dinlendiği bir sığınak. Necati Cumalı'nın dizelerinin, bu pembe panjurlu evde yankılandığını hayal ediyorum. Belki de şiirlerini yazarken pencereden bu manzaraya bakıyor, ilhamını bu huzurdan alıyordu.
Gökyüzü, adeta bir ressamın fırçasından çıkmışçasına, evin üzerine yumuşak bir ışık bırakıyor. Bu ışık, yeşilliklerin üzerindeki çiğ tanelerini parlatıyor, taşların dokusunu daha belirgin kılıyor. Her şey o kadar sakin, o kadar kendi halinde ki, insan sadece izlemekle bile huzur buluyor. Bu an, zamanın durduğu, nefeslerin yavaşladığı, ruhun kendi iç yolculuğuna çıktığı bir an. Bu evin önünde durmak, hayatın küçük güzelliklerini fark etmek ve anın kıymetini bilmek demek.





Yorumlar